100ler

Burada Türkiye'nin geleceğinin nasıl biçimlenmekte olduğu ve biçimleneceği konusundaki sezgilerimi pekiştiren gelişmelere ilişkin haberlere yer veriyorum. Haber linkleri "geleceğin Türkiyesi" ortak paranteziyle okunmalı.

Friday, September 23, 2005

CanWest'in Star TV'yi kimseye bırakmayacağı besbelli

Gaziantep ağzındaki o nefis özdeyişi hep tekrarlarım.
Hatırlatayım:
- Adamın ağzını büzmesinden Ömer diyeceği belliydi!
Önceki gün Süper FM'i 33 milyon 100 bin dolara, dün de Metro FM'i 22 milyon 850 bin dolara alan Kanadalı CanWest Medya şirketinin, Star TV'yi kimseye bırakmayacağı, radyo ihalelerinde bile inanılmaz rakamlara bayrak kaldırmasından belli olmuyor mu?
"Bu radyolar bu fiyata satın alınır mı" tartışmasına girmek anlamsız.
Çünkü belli ki bu şirket, bir grup yayın organını bünyesinde toplayarak Türk medya pazarında ağırlıklı bir yere sahip olmayı amaçlıyor.
Yoksa "Süper FM' in aylık reklâm geliri olsa olsa 1 milyon dolardır. Giderleri ve yatırılan paranın alternatif rantını hesap ederseniz, bu fiyata bu radyo alınmaz" diyebilirsiniz.
Ama eğer bu alımın ekonomik boyutuna ağırlık veriyorsanız, işin bir başka yönü daha var. Cem Uzan bu radyonun kuruluşunda 10 bin doların altında bir yatırım yapmıştı. İlk stüdyo ses geçirmesin diye, duvarlarına yumurtaların kırılmadan taşındığı ambalajlar yapıştırılmıştı. Türkiye'de özel radyoculuğun başlangıcındaki ilk DJ olan Kadir Çöpdemir, Günaydın gazetesinden transfer edilmişti.
Cem Uzan'ın özel televizyon ve radyo yayınlarındaki öncülüğünü kimse inkâr edemez. Turgut Özal'ın açtığı ufuk ve Cem Uzan'ın çalışkanlığı, bugün her biri milyonlarca dolar değer taşıyan ve Türk toplumunun önüne alternatif yayınlar sunan televizyon kanallarıyla radyo istasyonlarının başlangıcını oluşturdu.
- Bu özel yayıncılık istenen kalitede miydi?
- Medya sermayelerinin sahipleri bu organları iyi kullandılar mı?
-Bunlar çok sesliliğe ve sivilliğe mi, yoksa ilkesizlik ve nüfuz ticaretine mi kullanıldı?
Bütün bunlar başka tartışmaların konusu. Özellikle 28 Şubat'ta ayyuka çıkan "Kartelleşme" ve post-modern darbeciler durumdan vazife çıkartırken, kartelcilerin de durumdan kamu ihaleleri çıkartmaları hâlâ yargının ilgi alanında değil mi?
Ama bunlar özel radyo ve televizyonlar yokken de gazeteler kullanılarak yapılmıyor muydu? Elektronik yayın tekeli TRT eliyle devletteyken, sanki Türkiye daha temiz, daha düzgün bir siyasi ve idari ortama mı sahipti ve demokrasimiz daha mı sağlıklıydı?
Radyo ve televizyonlarda yabancı sermayenin payını yüzde 25'le sınırlayan mevzuata rağmen bu Kanada şirketi nasıl oluyor da, böyle milyonlarca doları bunlara veriyor?
Bu sorunun cevabı da belli. Demek ki TBMM açılınca yasaklayıcı mevzuat değişecek. Başbakan Erdoğan'ın Süper FM'in satışı haberinden duyduğu mutluluğu ve "Artık yayıncılıkta monopol bitiyor" cümlesini değerlendirirseniz, onun da "Ömer" diyeceğini anlayabilirsiniz.
Ayrıca hiç unutmayalım ki Star TV ve Süper FM yayına başladıklarında bunların varlığı da o zamanki Anayasa'ya aykırıydı.
Unutmayın ki şu anda Komünist Parti'nin tek egemen olduğu Çin'de bile özel televizyon kanalı var. Liu Changle adındaki girişimcinin kurduğu "Phoenix" şimdi 24 saat yayın yapan "Phoenix Info" haber kanalını da devreye soktu. Üstelik Phoenix, bizim TMSF radyo televizyonlarından daha az kamu bağımlısı. Çin TRT'si CCTV'nin bu şirketteki payı yüzde 10.
Yazıyı bir başka Gaziantep ağzından özdeyişle bitireyim:
- Davacının aptalı derdini mübaşire anlatır!
Dünya Mersin'e giderken siz hâlâ tersine gitmeyi savunuyorsanız, derdinizi anlatacak mübaşir de bulamazsınız özetle.
Mehmet Barlas 23.09.2005 Sabah

0 Comments:

Post a Comment

<< Home